6 Ekim 2008 Pazartesi

İLİŞKİLERDE ÇATIŞMA VE ETKİLİ İLETİŞİM

“Çatışma”, ilişki içindeki iki insanın isteklerinin ve ihtiyaçlarının birbiriyle uzlaşamaması durumudur.
İnsanların istek ve ihtiyaçlarının başkasınınkilerle tamamen uyuşması imkansız olduğu için, tüm ilişkilerde zaman zaman çatışma yaşanması çok doğaldır.
Önemli olan, çatışma yaşayan tarafların arasındaki ilişkinin/iletişimin kalitesi ve çatışmanın nasıl çözümlendiğidir. İki taraftan birinin ‘kazandığını’, diğerinin ise ‘kaybettiğini’ hissettiği bir çatışmada asıl kaybeden, ilişkinin kendisidir.
“Anlaşmak” için, öncelikle karşı tarafın istek ve ihtiyaçlarını iyice “anlamak” gerekir. Bunu da, diğer tarafı can kulağıyla, yargılamadan, etkin bir biçimde “dinleyerek” (ETKİN DİNLEME) ve kendimizi onun yerine koyarak (EMPATİ) yapabiliriz.
Bundan sonraki adım, diğer kişinin “davranışının” bizim üzerimizdeki somut etkisini, bununla ilgili kendi isteklerimizi, ihtiyaçlarımızı ve duygularımızı diğer kişiye etkili bir biçimde ifade etmektir.
Çatışma konusu olan “davranış” ile “kişilik” birbirinden ayrı şeylerdir. Diğerinin kişiliğini toptan biçimde yargılayarak varolan “anlaşmazlığı” bir “kişilikler savaşı”na dönüştürmemek gerekir.
Örneğin, “Bu sorumsuzluğun beni çileden çıkartıyor. Hep aynısın.” gibi bir ifade, kişiliğe yönelik toptan bir yargı, suçlama, ve genelleme içermektedir. Bu yönüyle, diğer kişinin savunmaya geçmesine ve dolayısıyla da iletişimin önünün tıkanmasına neden olabilir.
Oysa ki, “Sen eve geç gelince ben çok meraklanıyorum, endişeleniyorum” gibi bir ifade, rahatsızlık yaratan davranışın somut tanımını, bu davranışın kişi üzerinde yarattığı somut etkiyi, ve davranışa maruz kalan kişinin duygularını içermektedir.
Elbette kendi duygularımızı ifade edebilmek için, önce kendi içimizde olup bitenlere bakabilmemiz, kendi duygularımızı anlayabilmemiz (İÇGÖRÜ) gerekir.
Çatışmalara damgasını vuran “öfke” duygusu, çoğu zaman başka duyguların (korku, endişe, utanç, vb.) üstünü örten bir perdedir sadece. Dolayısıyla, karşımızdaki kişiye sadece öfkemizi ifade etmek yerine, bu öfkenin altında yatan diğer duyguları keşfedip onları ifade etmek önemlidir
Ancak bu karşılıklı “etkili iletişim” kurulduktan sonra bir pazarlığa ve uzlaşıma varılabilir. Bu uzlaşımda, her iki tarafın da kendi istek ve ihtiyaçlarının “bir kısmından” feragat etmesi gerekebilir. Etkili iletişimin kullanıldığı bir çatışmanın sonucunda uzlaşma sağlanamasa bile, ilişki kazanır!! En azından, her iki taraf da bu konuda ‘uzlaşamadığı’ konusunda anlaşmış olur!! Ve başka çözüm yollarının (üçüncü bir kişi, bir uzman yardımı, vb.) arayışına geçilebilir.
İletişim, karşılıklı bir dansa benzer. İki taraflıdır. Ve bir dansta olduğu gibi, sonuçtan çok (kim kazandı, kim kaybetti, kim hatalıydı, vb.) süreç (her iki taraf da keyif aldı mı, bir şeyler öğrendi mi, vb.) önemlidir.

Uzman Psikolog Serhat Türktan

Hiç yorum yok: